img-01

Haber & Etkinlikler

Bilgi Arama

Şirketlerde Etik Hattı İhbar Mekanizmaları Kurmanın Önemi

2025-04-25

SAYI: ÖZDERİN 2025/16

Bilindiği üzere özellikle kurumsal bir iç denetim mekanizması bulunmayan, hızlı ve kontrolsüz diye tabir edilebilecek şekilde büyüyen şirketlerde uygulamada “beyaz yaka suçları” olarak tabir edilen sorunlarla sıkça karşılaşılmaktadır. Bu bültenimizde bunlarla nasıl mücadele edilebileceğine veya bunlara engel olabilmek için nasıl yöntemler geliştirebileceğine dair yabancı literatür açısından “whistleblowing” Türkçe’ye bilgi uçurma/işbirlikçilik veya muhbirlik olarak tercüme edilen etik ihbar mekanizmaları ile ilgili birtakım tavsiyelerde bulunulacaktır.

Beyaz yaka suçları, belirli mesleki statüye sahip kişilerin görevlerini yerine getirdikleri sırada, hileli yollardan finansal kazanç elde etmek amacıyla işledikleri suçlar olarak tanımlanabilmektedir. Yolsuzluk suçları kapsamında uygulama alanı bulan birincil mevzuat, rüşvet, zimmet, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma da dâhil birtakım yolsuzluk suçlarını düzenleme altına alan 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’dur (TCK)[1]. Uygulamada rüşvet, resmi veya özel belgede sahtecilik, dolandırıcılık, ihaleye fesat karıştırma en sık karşılaşılan beyaz yaka suçlarındandır. En yalın tabiri ile şirketlerin çalışanlarının şirketteki görevlerini yürüttükleri esnada doğrudan veya 3.taraflarla anlaşma yaparak veya şirketin taraf olduğu ihalelerde veya anlaşmalarda kendine menfaat sağladığı veya mali tablolarda suistimal yarattığı durumlar olarak tanımlanabilir. Bu gibi suçların soruşturulması veya önleyici mekanizmalar geliştirilmesi şirketin bu işler nedeniyle hukuki veya cezai sorumluluğunun veya zararının minimize edilmesi, risk yönetimi, şirketin korunması ve hukuka uyumluluğu, huzurlu bir çalışma ortamının sağlanması için önemli olduğu kadar şirketin piyasa değeri ve itibarı açısından da oldukça önemlidir. Ayrıca bu gibi durumlarda yürütülecek hukuki veya cezai süreçlerde yaşanan ispat sorunları ve yargılamaların uzun zaman alması veya birtakım gerekçelerle bu gibi hukuka aykırı işlemler hakkında suç duyurusunda bulunulmasının şirketin itibarını korumak için tercih edilmemesi de oldukça yıpratıcı olabilmektedir. Bu sebeplerle olaylar meydana gelmeden atılacak adımlar önemli görülmektedir. Literatürde “whistleblowing” olarak tabir edilen yani “bilgi uçurma/muhbirlik/işbirlikçilik” kavramı bir başka deyişle etik ihbar ve raporlandırma mekanizmalarının bu gibi suçların %42’sinin tespit edilmesine olanak sağladığı, bu gibi mekanizmalara sahip teşebbüslerde suistimallerin önüne geçilmesinde en etkin ve caydırıcı yöntemlerden olduğu kabul edilmektedir. Bu gibi ihbar sistemleri sonucunda bir şirket çalışanı üst yöneticinin gerçekleştirdiğine şahit olduğu bir suistimali bildirebileceği gibi şirketin ticari bağı olan tedarikçisi veya bayileri gibi müşterilerinin de bu gibi uygunsuzlukları bildirmesine olanak tanınacaktır. Ancak bu kişilerin ihbarları neticesinde haklarının korunmasını tam bir güvence sağlanması esas olmalıdır.

Oluşturulacak olan mekanizmanın en iyi şirket uygulaması olması için isimsiz raporlamaya olanak vermesi, birden fazla raporlama kanalına izin vermesi (web sitesi formu, telefon ihbar hattı gibi), bu gibi iyiniyetli raporlandırmalar/ihbarlar sebebiyle ihbar edenler açısından ortaya çıkabilecek aleyhe misillemelerin önüne geçebilecek bir politika izlenmesi/oluşturulması, bu gibi ihbarları değerlendirecek olan kurulların/tarafların bağımsız&tarafsız olacağı ve etkin bir soruşturma yürütebileceği bir zeminin oluşturulması sistemin etkinliği arttıracak unsurlar olacaktır. Suistimaller ayrıca; otomatik sistem kontrolleri, sürekli izleme mekanizmaları ve hesap mutabakatları sonucunda çok daha etkin ve hızlı tespit edilebilecektir.

Burada son olarak belirtmek isteriz ki işletmelerin hukuk kurallarına uyumu (compliance) ve yolsuzlukların önlenmesi amacı ile “whistleblowing” kurumu uluslararası mevzuatlarda giderek bağlayıcı yasal düzenlemelere de konu olmaktadır. Bu alanda Avrupa Birliği hukukunda yaşanan son önemli gelişme, 23 Ekim 2019 tarihli ve 2019/1937 sayılı “Birlik Hukukuna Aykırılıkları Bildirenlerin Korunması” [DIRECTIVE (EU) 2019/1937 OF THE EUROPEAN PARLIAMENT AND OF THE COUNCIL of 23 October 2019 on the protection of persons who report breaches of Union law[2]] Yönergesi’dir (AB Whistleblowing/İşbirlikçilerin Haklarının Korunması Yönergesi veya Direktif). Söz konusu Yönerge halihazırda 17 Aralık 2023 tarihi itibariyle tam olarak yürürlüğe girmiş olup, AB’de mukim 50’den fazla çalışanı olan şirketler için etkin ve işlevsel bir iç bildirim kanalına sahip olma yükümlülüğü getirilmiştir[3]. Bilindiği üzere AB’deki regülasyonların iç hukukumuza yansıması en büyük iş ortağımız olan AB’ye ihracatın devamlılığı açısından kaçınılmazdır. Bu sebeple şimdiden bu hususlarda atılacak adımlar ve geliştirilecek politikalar ileride iç mevzuatımızda bu konuda bir düzenleme olması halinde kolay uyum sağlanması açısından oldukça faydalı olacaktır. Piyasada bu gibi etik hatların oluşturulmasında kalite standartları ile veri güvenliğine uygun şekilde altyapı sağlayan yazılımlar olduğu bilinmektedir.

Yukarıda ele aldığımız hususlarla ilgili bir sorunuz olması halinde bizimle irtibat kurmanızı rica ederiz.

Saygılarımızla,

Av. Senem Nimet Çetin

Danışmanlık Departmanı ve Uyum Yöneticisi

 

 

 

 

 

[1] 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu, 5464 Sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu, 6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanunu gibi bankacılık ve sermaye piyasası mevzuatı kapsamında da birtakım yolsuzluk karşıtı düzenlemeler yer almaktadır. Örneğin bankacılık mevzuatı dâhilinde de zimmet suçuna yer verilmektedir. Ayrıca kara para aklama mevzuatı da yolsuzluk karşıtı düzenlemelerinin başında gelmektedir.

 

[3] Article 26

Transposition and transitional period

1.   Member States shall bring into force the laws, regulations and administrative provisions necessary to comply with this Directive by 17 December 2021.

2.   By way of derogation from paragraph 1, as regards legal entities in the private sector with 50 to 249 workers, Member States shall by 17 December 2023 bring into force the laws, regulations and administrative provisions necessary to comply with the obligation to establish internal reporting channels under Article 8(3).